
Selim, her babanın en büyük kâbusunu yaşar: kızını kaybetmiştir. Polisin olayla ilgili umursamazlığı ve gösterdiği cılız çabalar Selim’in içinde bir fırtına koparır; öfkesini ve acısını bir intikam yeminiyle birleştirir. Kızına duyduğu derin sevgi ve içindeki adalet duygusu, onu sıradan bir babanın ötesine taşır. Selim, adalet arayışında kendine güvenmek zorundadır ve bu nedenle kendi araştırmasını başlatır. Gecesini gündüzüne katarak, her bir detayı titizlikle inceler, suçluları bulmak için adeta bir dedektife dönüşür. Ancak bununla da yetinmez; suçluları birer birer ifşa edebilmek için bir canlı yayın platformu kurar. İzleyenler, her sorguda Selim’in acısını ve öfkesini iliklerinde hissederken, suçluların kaderi milyonların ellerine kalır. Artık bu sadece bir intikam arayışı değil; adaletin vicdanlarda yeniden doğduğu bir savaşa dönüşmüştür.