İkinci Dünya Savaşı’nın karanlık yıllarında, Saint-Malo adlı küçük bir Fransız sahil kasabasında, savaşın gölgesinde yaşamları kesişen iki genç arasındaki dokunaklı bir aşk hikayesi yaşandı.
Marie, genç bir Fransız kadındı. Savaşın acımasızlığıyla kör olmuş ve yalnız kalmıştı. Babası ve amcası, savaşın yıkımından kaçmak için kasabayı terk etmişlerdi. Marie ise, onlara bir mesaj iletmek için her gece yasadışı radyo yayınları yapmaya başlamıştı.
Werner ise, Alman bir gençti. Radyo meraklıydı ve Nazi rejimine zorunlu olarak katılmak durumunda kalmıştı. Görevi, Marie’nin radyo yayınlarının izini sürmekti.
Bu iki genç, savaşın yıkımı altındaki Fransa’da hayatta kalmaya çalışırken kaderleri birbirine bağlandı. İşgal altındaki bir ülkede yaşanan zorlu şartlara rağmen, Marie ve Werner’in yolları kesişir ve ortaya unutulmaz bir hikaye çıktı.
Marie, Werner’in radyo yayınlarını dinlemeye başladı ve aralarında bir bağ oluştu. Werner, Marie’nin sesine ve cesaretine hayran kaldı. Marie ise, Werner’in nazizme karşı olan tutumunu takdir etti.
Marie ve Werner, birbirleriyle buluşmaya başladılar. Birbirlerinin dünyasını tanımaya başladılar. Marie, Werner’e kör olmasına rağmen nasıl hayatta kaldığını anlattı. Werner ise, Marie’ye Nazi rejimine karşı olan düşüncelerini anlattı.
Marie ve Werner’in aşkı, savaşın gölgesinde filizlendi. Ancak, bu aşkın önündeki engeller de vardı. Naziler, Marie’nin radyo yayınlarını durdurmak için her yolu deniyordu. Werner ise, Nazilere karşı savaşmak için bir direniş grubuna katılmıştı.
Marie ve Werner, aşkları uğruna savaştılar. Sonunda, Naziler yenildi ve Fransa özgürlüğüne kavuştu. Marie ve Werner, birbirleriyle evlendiler ve mutlu bir hayat yaşadılar.
Marie ve Werner’in aşk hikayesi, savaşın gölgesinde bile aşkın ve umudun varlığını gösteren bir hikayedir. Bu hikaye, insan ruhunun gücünü ve savaşın yıkıcı etkilerini gözler önüne sermektedir.