Mina, aracının motorunun sustuğu anda, hayatının en karmaşık labirentlerinden birine adım atmıştı sanki. Ormanın derinliklerinde tek başına kalmış olmak, içindeki cesareti ve kararlılığı test etmek için bir fırsattı. Çeliksi ağaçların arasında kaybolmuş gibi hissetmesi, onu kendi iç dünyasının derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarmıştı. Belki de bu yolculuk, kendi içindeki karanlıkla yüzleşmek için bir fırsattı. Gözetleme kulelerinin izlerini taşıyan garip yapı, ona umut vaat ediyordu. Ancak, bu umutlarını henüz keşfedemeden, çevresini saran korku dolu çığlıkların yankılarıyla karşılaştı. Bu labirentte yalnız olmadığını bilmek, hem onu cesaretlendiriyordu hem de içindeki korkuyu besliyordu. Üç yabancıyla birlikte, bu karmaşık labirentin derinliklerinde bir çıkış arayışına girişmek, Mina için büyük bir meydan okumaydı.