Belgrad’ın karmaşık sokaklarında, hayatın cilveleriyle boğuşan Jesna, bir masal kahramanı gibi değil, gerçek bir insan gibi mücadele eder. Her gün, cep telefonunun kamerasını tutarken, aslında içindeki boşluğu doldurmaya çalışıyor. Ailesinin ve çevresindekilerin problemlerine rağmen, dışarıdan bakıldığında gülen bir yüz takınıyor. Ancak bu sadece bir maske, gerçek Jesna’nın iç dünyası, yıkılmak üzere olan bir kale gibi. Partilere sığınarak, gerçekliğin sıkıcılığından kaçarken, aşkın sihirli dünyasına kapılır. Ancak bu sihir, onu daha derin bir kuyunun içine çeker. Djole’nin oyunlarına boyun eğen Jesna, artık kendi hayatının efendisi değil, sadece bir kuklasıdır. Sadece Djole’nin arzularını yerine getiren bir figür olmuştur, kendi isteklerini unutmuş, sadece onun gölgesinde var olan bir varlık haline gelmiştir.