Stephane, sıradan bir hayata sahipti; her gün aynı saatlerde uyanır, işine gider ve akşamları sessiz evine dönerdi. Bu döngüden çıkmak için hiçbir umudu yok gibiydi. Ama bir gün, hiç beklemediği bir telefon aldı. Telefonun ucundaki ses, yıllar önce iz bırakmadan kaybolan babası Serge’in izine ulaştığını söylüyordu. Serge, şimdi bir sahil kasabasında, lüks bir villada yaşamaktaydı. Stephane, bu haberin şokunu üzerinden atar atmaz babasını görmeye karar verdi. Serge’in villasında geçen ilk günler, Stephane’in kafasını karıştırdı. Her şey mükemmel gibi görünse de, altında yatan karanlık sırlar çok geçmeden su yüzüne çıkmaya başladı. Babasının etrafında kurduğu bu yeni dünya, sadece yüzeyde görünenle sınırlı değildi. Soğuk karısı, her adımı planlayan hırslı kızı, asi bir ruh taşıyan oğlu ve sürekli huzursuzluk çıkaran hizmetçi, Stephane’i rahatsız eden unsurlardı. Bu mükemmel görünen aile, aslında karmaşık bir ilişkiler ağının içine sıkışmıştı. Stephane, yeni karşılaştığı bu dünyada bir yandan kendi sırlarını saklarken bir yandan da babasının gizemli yaşamını çözmeye çalışıyordu. Herkesin birbirine karşı bir maskeyle yaklaştığı bu ortamda, güven neredeyse imkânsızdı. Stephane, karanlık sırların peşinden giderken, kendi geçmişiyle de hesaplaşmak zorunda kaldı. İçindeki gerilim ve şüpheler, onu daha büyük bir plan yapmaya iterken, Stephane’in bu planı nasıl sonuçlanacaktı? Herkesin bir şeyler sakladığı bu dünyada, gerçeği bulmak hiç de kolay olmayacaktı.