Rebecca’nın ölümünden sonra, Mia hayatının en karanlık dönemini yaşar. En yakın arkadaşını intihar nedeniyle kaybetmenin acısıyla baş etmeye çalışan Mia, Rebecca’nın ölümünün ardındaki gerçekleri keşfetme yolunda takıntı haline gelir. Resmi kayıtlarda Rebecca’nın intihar olarak geçmesi, Mia’nın ruhunda bir yara açar ve bu yara, bir türlü kapanmaz. Bir gün, Karayipler’deki Rebecca’nın ailesinin evine davet edilince, Mia her şeyin son bulacağı umuduyla bu teklife sıcak bakmaya başlar. Ancak kararsızlıklar arasında, cesaret bulur ve daveti kabul eder. Rebecca’nın ölüm yıldönümünde üniversite arkadaşları adada toplanacaktır. Mia adaya vardığında, her şeyin başlangıçta düşündüğünden çok farklı olduğunu fark eder. Bu ada, geçmişin karanlık sırlarını barındıran bir yer haline gelir ve Mia, hem Rebecca’nın ailesiyle hem de eski arkadaşlarıyla, yıllarca saklanan gerçekleri açığa çıkarmak zorunda kalacaktır. Mia’nın gerçeklerle yüzleşmesi, onu beklenmedik tehlikelere sürükleyecektir.